Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Borç Meselesi

Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Borç Meselesi
Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Borç Meselesi


Serinin ilk iki yazısından tasarrufu ve yatırımı biliyoruz artık. Fakat tasarruf edecek alanımız yoksa ve dolayısıyla yatırım yapacak bir para denkleyemiyorsak... O zaman gereğinden fazla açılmışız demektir. Bu da bizi borç meselesine getirir. Bugün borçları ödeme ve azaltmayı ele almaya çalışacağım. Daha önce İyi Borç ve Kötü Borç sınıflandırması yapmıştım, yazının içinde kavram olarak geçeceğinden ilgili yazıya göz gezdirmeniz yerinde olabilir. Hazırsak, çay kahve bir şeyler alın ve başlayalım. Bakalım borçları en etkin bir şekilde nasıl temize çekeriz? 

Adım Adım Borçları Temizleme Rehberi 

1- Borç Analizi ve Önceliklendirme 

Ben herhangi bir zamanda borç altında kaldığımda -hiç şüpheniz olmasın, arada bir oluyor- ilk iş olarak borçların yapısına bakıyorum. Krediler, kredili mevduat hesapları ve kredi kartları başka başka faiz oranları verdiği için ilk iş borç yapısını bir Excel tablosuna aktararak başlıyorum işe. Borç miktarı, vadesi, ödenilecek faiz vb. bilgileri içeren bir tablo, bana doğrudan hangi borcu önceliklendirmem gerektiği bilgisini veriyor. Acelesi olmayan, şahıstan alınan ve ötelenebilir borçlar varsa bunları en sona alıyor ve ilgilisine “Senin için sorun olmayacaksa şu tarihte ödemem de sakınca var mı?” diye sorarak girişiyorum işe. 

Sonrasında en aciliyetli borcu kapatmaya odaklanarak ve yaşamımda elzem olmayan harcamaların üstünü çizerek ilerlemeye başlıyorum. Böylece oradan artırılan her bir kuruş faiz yükünden kurtulmak üzere kenara ayrılmış oluyor. Peki siz önceliklendirmeyi nasıl yapacaksınız? Eğer sabit faizli krediler varsa, günümüzdeki gibi enflasyon ve faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde bu borçlara öncelik vermemeniz yararınıza olabilir. Kredi kartı ve KMH gibi faiz oranları Merkez Bankası’nın PPK kararıyla değişen nitelikteki borçların faizler yüksek yahut yükselme eğilimindeyken kapatılması bence öncelikli. Altın ve dolar gibi bir cinsten borçlarınız varsa, TL faiz yükünü göze alıp önceliği o tarafa vermeniz kur riskini üstlenmemek açısından iyi bir tercih olabilir. (En azından ben öyle yapıyorum.) 

Yüksek faiz içeren borçlardan başlayarak ödemeleri sıraya koymaya Çığ Yöntemi deniyor. Ana para ve faiz toplamı en düşük borçtan başlayarak ödeme yaptığınız senaryoysa, Kartopu Yöntemi olarak adlandırılıyor. 

2- Gereksiz Harcamaları Kısma 

Yukarıda kısaca değindim ama bunu biraz açmak gerekiyor. Ben “gereksiz harcama” kavramını bazen çok ileri taşıyabiliyorum. Ama genel geçer bir çerçeve ihtiyacımız var. O yüzden gereksiz harcamadan kastımın, hayati olmayan her şeyi içerdiğinden emin olun. Lüzumsuz yere yanan bir lamba da olur, açık bırakılan bir bilgisayar da, günlük içilen çay kahve de olur. Nereden ne kısabiliyorsunuz ona bakmanız lazım. Çünkü bileşik getiri ne kadar dünyanın 8. harikasıysa, bileşik götürü de cehennemin kapılarını açan bir şeytan olmalı gözünüzde. Faiz yükünüz bileşiklendikçe, borç sarmalından kurtulmanız mümkün değil. O yüzden, borçlar kapanana kadar; gerekiyorsa yaşam tarzınızı tamamen değiştirmelisiniz. Öyle düşünmeden aldığınız atıştırmalıklara, abonelik ücreti ödediğiniz tüm platformlara, hatta telefon ve internet paketlerinizi bile düşürüp tasarrufa yönelmeniz gerekiyor. Çıkışa bir an önce varmanız lazım, bu labirent insanın ömründen yiyor. 

3- Borçları Toplulaştırma 

Gerektiği durumlarda toplam faiz yükünü düşürmek ya da bazen sadece mental olarak daha iyi hissetmek için, borçların bir araya toplanması da iyi bir çözüm olabilir. Ben faizleri yüksek olan kredi kartlarına asgari yahut asgarinin altında ödeme yapmaktansa, daha uygun bir faiz oranıyla bir kredi bulabiliyorsam bunu alıp kredi kartı borçlarını bir araya toplamayı tercih edebiliyorum. Siz burada Excel ve matematiğinize güvenerek yardırmak durumundasınız. :) 

4- Ekstra Gelir Elde Etmek Lazım 

Borçların ödenmesi için tasarrufa gittik, borçları analiz ettik, ordan aldık buraya verdik. Bunların hepsi tamam. Ama süreci asıl kısaltacak olan, gelirleri artırmaktır. Giderlerin kısılmasında bir sınır vardır. Nereye kadar küçüleceğiz? Yemeden içmeden yaşamanın yolunu bulamayacağımıza göre; mecburen bir yerde yeni gelir kaynakları yaratmak zorunda kalacağız. Burada asıl olan uzun vadeli çözümler değil. Yani size burda bir pasif gelir kaynağı yaratın demiyorum. Borçları bitirene kadar gerekiyorsa ikinci iş olarak çalışılabilecek, kişiliğinize ve yeteneklerinize uygun bir ek iş bulmaktan bahsediyorum. 

Ek işin faydası, borçların daha kısa sürede kapanmasına ciddi destek olacağından; sonrasında da bir daha aynı duruma düşmemek için devam edilebilmesi. Bir dönem içerik üreticiliği yaptığımdan bahsetmiştim blogda. İçerik üreticiliği o zaman benim ikinci işimdi. İkinci işten gelen parayı direk borçlara yatırırdım. Kredi kartıma günlük ödeme yapma alışkanlığım olmuştu bir dönem. Borçları bitirdikten sonra da bir süre içerik üretmeye devam ettim. Kelime başı para aldığım bir metottu ve o işlerden kazandığım paralar hala benim için çalışmaya devam ediyorlar. Yani parayı bir sefer kazandıktan sonra, devamını getirmek o kadar da zor olmuyor. Borç kapanıp da işe devam edildikçe, harcamalar eski temposuna dönmezse -yani eski alışkanlıklar tekrar yüklenmezse- ek gelirin sizi uzun vadede çok farklı bir yere götüreceğinden emin olabilirsiniz. 

5- Borçların Geleceğiniz Üzerindeki Etkisini Anlamak 

İnsan, rasyonel bir canlı değil. Bunu davranışsal iktisat çalışmalarından artık biliyoruz. Biz daha çok dürtüsel hareket eden varlıklarız, tıpkı diğer memeliler gibi. Rasyonel bir tarafımızın olması, bizim diğer memelilerden farklı ya da üstün olduğumuz yanılgısına kapılmamıza yol açsa da böyle bir şey yok. Davranışlarımız hala dürtülerimize göre şekilleniyor. O yüzden, bunu erken kavramak borç yönetiminde ve borcun geleceğimiz üzerindeki etkisini anlamamızda oldukça önemli bir an. 

Borçlanmak, teorik olarak henüz kazanılmamış bir paranın bir amaç için harcanması olduğuna göre... Borcun iyi-kötü ayrımını da bildiğinize göre... Daha bir şey söylememe gerek yok aslında. Eğer dürtülerinizle alışveriş etmeye devam ediyor ve gelecekteki kazançlarınızı hiçbir şeye harcıyorsanız; günün sonunda bankalar, tüccarlar ve mudiler için çalışıyorsunuz demektir. Finansal geleceğiniz de sürekli faiz ödediğiniz ve faizin faiziyle bileşik götürü oluşturduğunuz için; pek parlak olmayacak. Hatta ülkemiz koşullarında sorun daha da çetrefilli bir hal alabilir. Bunu daha açık nasıl ifade edebilirim bilmiyorum. Temkinli olun. Harcamalarınıza ve alışkanlıklarınıza dikkat edin. Finansal durumunuzun, harcama alışkanlıklarınızın gecikmeli bir yansıması olduğunu unutmayın. 

İki A4’ten fazla yazı yazmışım. Okurken sıkılan olduysa kusuruma bakmasın. Bu aralar yazarken de konuşurken de kendimi kaptırıyorum. Küçük adımlarla finansal bağımsızlık dedik ama borçsuz olma hali, bu bağımsızlığın en büyük adımı olabilir. Borçsuz ve stressiz günler dilerim. Bir sonraki yazıda görüşünceye kadar hoşça kalın ve yazımı da sosyal medyaya atmayı unutmayın. :)

İçerik Hakkında Bilgilendirme

Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Borç Meselesi başlığıyla yayınlanan bu içerik ve içerikte yer alan hisse senedi, fon, değerli metal yahut diğer yatırım ürünleri hakkında yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır. İçerikte adı geçen bu yatırım ürünleriyle ilgili verilen bilgiler yatırım tavsiyesi yahut yatırım danışmanlığı niteliğinde değildir. Yatırım danışmanlığı hizmetine ihtiyaç duyuyorsanız, lütfen aracı kurumunuz ve bankanızla iletişime geçerek talepte bulununuz.
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu